ingilizce öğrenen herkes get, take, go gibi fiillerin 1001 türlü yerde kullanabilmesine kafayı takar ve ingilizlere demediğini bırakmaz. ingilizcede geneli phrasal verb olan bu şeylerin öyle ahım şahım karizmaları olmasa da bizim atmak fiilinin yarattığı bir karizma vardır. ben bugün bunun farkına vardım. bir durumda asıl kullanılması gereken fiil yerine "x atmak" kullanıldığında o fiilin öznesi sanki olayı aşmış, yüklemde bahsi geçen eylemi doruğa ulaştırmış ve artık sadece kendi keyfi için yapıyor gibi görünür... mesela bilgisayar kullanımından örnek vermek gerekirse, kimse hiçbir veri depolama aygıtını biçimlendirmez, formatlamaz... bunun yerine format atar. bilgisayar kilitlense reset atar. gider psp alır, oyunları çalıştıramaz ve cihaza yazılım atar. arabasına çip atar. bara diskoya gitse dans edip şarkı söylemez, çılgın atar. hatta yeterince çılgın atamazsa yardım için 1-2 tane hap atar. her şeyi bir kenara bıraktım diyelim ama hap atmak nedir lan? hapı havaya atıp ağzınla yakalıyor olsan vallaha bir şey demeyeceğim ama neyin mücadelesidir lan bu?
bunlar belirli bir meslek veya ilgi grubunun dışındaki insanların yaptığı şeylerdi diyelim. bir de pop dışında müzik icra eden insanların kullandığı karizmatik deyişler var. mesela bir ritm atmak... sanki adam gerilip gerilip 500 metre mesafeye ritm atıyor. bunun dışında solo atmak ve diss atmak da dilin arka planında güneş gözlüğü takıp saçına briyantin sürerken yakalanıyor.
bir de en üst entellik düzeyini aşmış insanların film atması vardır ki bence son nokta budur. mesela adamı yolda görürsünüz, başını tutarak yürüyordur. "hayrola timsah çok kötü görünüyorsun" diye bir sorun olup olmadığını öğrenme isteğinizi ima edersiniz ve adam aynen şöyle der: "ağbi sorma yağ dün gece 4 film attım hepsi woody allendı kafa beyin kalmadı bende".
yeter ulan bir gün kendimi kaybedip müthiş bir dayak atacağım bu insanlara ve atma eylemi nasıl yapılır öğrenecekler
Bir interview'in anatomisi.
5 yıl önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder