sade tasarımıyla gözü en az yoran, boktan içeriğiyle beyni hiç yormayan blog ödülü - 2009

6 Ağustos 2009 Perşembe

alex ferguson's player manager

böyle bir oyun vardı playstation'da... yıl 2000 falan olmalı. ortaokulu daha yeni bitirmişik ve ben anadolu lisesini kazanmış olmanın keyfiyle vermişim kendimi oyuna... o zamanlar dert yok tasa yok tabii sabah akşam playstation oynuyorum... hatta o günlerden bir görüntümü de koyayım da tam olsun



evet, sabrininkinden bile daha kötü bir saç stili ve en az bu saç stili kadar kötü vestel bilgisayar!! yıl 1999 veya 2000 olsa gerek burada... babamın matbaacı arkadaşından rica minnet edindiğim simcity 3000, frontpage express ve macromedia flash 2 (o zamanlar flash 2 dedin mi millet atari oyunu zannederdi) ile yeni tanıştığım günlerdi ama konumuz bu değil...

konumuz alex ferguson's player manager. madem öyle, sözkonusu oyunu oynarken çekilmiş bir fotoğrafımı de sizlerle paylaşayım:



tünel açılışında dinamitleri patlatacak joystick'i eline almış, "biz yıkarız, siz yaparsınız" der gibi duran bakan ve beraberideki heyet gibi duruyoruz ama o zamanlar yaş 13 civarı olmalı... evet, o sıra alex ferguson oynuyorum ve hayatımda bu oyunu oynadığına şahit olduğum tek kişi benim. öyleyse bu oyunun -oyunun derken cd'sinin- bana kıyak geçmesinden doğal bir şey olamaz. işte tam da bu yönüyle ergenlik dönemimde derin izler bırakmış, gerçeklik algımı darmaduman etmiş bir oyundur. bu duruma sebep olan özelliğine değinmek gerekirse:

nezih bir yaz günü (bok nezih, kardeşimle kavga etmişizdir kesin çünkü o güreş oyunu oynuyordu sürekli) yine bu oyunun başına oturmuşumdur ve arsenal'ı almışımdır. cillop gibi kadro ve o zamanki mantığıma göre muhteşem taktiğimle premier ligi darmaduman etmemem için hiçbir engel yok gibi gözükse de ligin hemen başında üst üste alınan başarısız sonuçların ardından takım puan cetvelinde bir hayli gerilemiş, düşme potasına girmiştir. her maçta düzelme umuduyla emektar gamepad'in kablosunu ısıran, adeta sinirden televizyonu yiyecek olan ben ise 5. veya 6. maçın sonunda dayanamamış, yanılmıyorsam lig kupası maçında wolverhampton wolves'a da kaybedince yaşadığım bir öfke buhranıyla cd'yi çıkardığım gibi duvara çarpmışımdır ve cd çötönk diye ortadan birkaç parçaya ayrılmıştır. annemin odaya gelip de yine mi cd kırdın deyip 5 ilâ 10 saat arasında değişen bir dırdır seansına başlamasından korkmuş olan ben ise yerdeki bütün parçaları toplamışımdır ve parçaları çöpe de atamayacağımdan, playstation'ın, o tasarımına hala hasta olduğum gri renkli, kare kutusuna sallamışımdır... yeri gelmişken hadi onu da koyayım


ulan hâlâ görünce kalbim pır pır etti... o zamanlar, yani 1999'da daha türkiye'de tek tük bulunurken dondurmadan kazandığımız playstation'ın kutusunu bir akşamüstü top oynamaktan eve döndüğümde çalışma masasının üstünde gördüğüm zaman yaşadığım sevinci hayatımın başka hiçbir evresinde yaşayacağımı sanmıyorum... neyse, nerde kalmıştık? ben cd'yi kırmış ve parçalarını toplayıp ahanda bu yukarıda görülen kutunun içine koymuşumdur. cd'nin arta kalan kısmının en büyük parçası tam bir cd'nin 1/3'ü kadardır ve yüzeyi çatlaklarla doludur.

yine de, alex ferguson manager'sız geçen 2-3 haftanın ardından eski dost tekrar özlenmiştir. ne var ki cd'nin elde kalan tek parçası cd'nin çeyreğinden az daha büyük olan bir parçadır. buna rağmen gerçeklik kavramı tam gelişmemiş veya çok gelişmiş 12-13 yaşında bir bebe olan bendeniz cd'nin o üçte birlik kısmını sürücüye oturtur ve makineyi çalıştırır. fakat o da ne! aletin lazerinin çıkardığı dzz dzz sesleri gelir ve oyun çalışır!!! hem de denemek için ingiltere ligi de iskoçya ligi de yüklenmiştir ve hiçbir loading'de sorun çıkmamaktadır. hemen o mucizenin gazıyla ilk defa iskoçya ligine girilir ve glasgow celtic alınır. sonrasında ise 6 sezon, cd esrarengiz bir şekilde çalışmamaya başlayana kadar (sanki çalışması çok normamiş gibi) süren bir manyaklık biçiminde oynanır, her gol attığında henrik larsson'u gösteren ekran öpülür, aslan yavrusu beeee! diye bağırılır, şampiyonlar ligi grup son maçında ilk galibiyet 1860 münihe karşı alınınca evde tur atılır falan...

3 yorum:

Ova (Excuse My Reading) dedi ki...

neden bütün erkeklerin böyle bi resmi var neden??

ayrıca rukneddin bey, size teessuf ediyorum, blogumu ne izliyor ne de blogroll unuza alıyorsunuz. halbuki en büyük hayranınızım.

Hüseyin Tır dedi ki...

aman allahım ben ekledim sanıyordum ki ekli olduğu günleri hatırlıyorum :o hemen ekledim sayın merope gaunt... bizde hayran memnuniyeti ön plandadır

Ova (Excuse My Reading) dedi ki...

tesekkurler valla imza almış kadar oldum