böyle buram buram cogito dergisinde yayınlanan, 4 sayfada 145 ayrı esere referans veren makalelerden kokan böylesine entel bir başlık attım ve sanıyorsunuz ki öyle bir şey anlatacağım niçeler hegeller mezarından fırlayıp alnımdan öpecek. yok öyle bir şey tabii... sadece ilk gördüğüm günden beri (8-9 yaşlarımda olsa gerek) kafamı karıştıran bir görüntüyü burada paylaşmak istiyorum. görüntü şu:
şimdi efendim, burada işlenen şey şüphesiz satıcıyı savunan bir imge. yani insanın soldaki adam olmak yerine sağdaki olması bekleniyor. kapitalizmin vahşi doğasını bir kenara bırakırsak (daha doğrusu onunla zaten bir alakası yoktu ama yazı daha havalı dursun diye öyle bir tamlamalar bütünü kullandım) bu resimde sağdaki adam soldakinden daha itici değil midir? tamam, insan soldaki olmak istemez ama şu resme bakarsak sağdaki gibi riyakâr tipli, domuz gibi semirmiş sağdaki adam da olmak istememeli. domuz gibi semirmiş diyorum çünkü sağdaki resmin sadece dizden aşağısına bakarsak normal kiloda bir insan olduğunu tahmin ediyoruz fakat yukarı çıktığımızda anlıyoruz ki vücudun geri kalanında bir yağ birikimi var. böyle anormal bir bedensel yapılanmanın bir tek sebebi olabilir: evet, doğru tahmin; sonradan gelen zenginlik. ayrıca bakın, zenginliği hâlâ sindirememiş. para tomarlarını tel dolapta muhafaza ettiği yetmezmiş gibi bir de hava atıp sırıtıyor. tipik bir burjuva görgüsüzlüğü...
diğer yandan soldaki resimdeki adam "ben nerde yanlış yaptım?" dercesine kafasını kaşıyor, ödenmemiş senetler falan diz boyu... yerde de bir fare var.
şimdi yani tamam soldaki adamımız sefalet içinde falan ve hayattaki en öncelikli hedefimiz hayatta kalmak olduğuna göre o şekilde hayatta kalmak biraz zor olacağından o şekilde olmayı istemeyeceğimiz açık. ama ordaki kişi biz değiliz ki! bakkal o!!! yani bizi ilgilendirmiyor, bakkalın hem müşteriyi kaçırmayıp hem de veresiye vermeme yöntemini bulması lazım. bunun bizi ilgilendirmemesi gerek yani. tamam, kabul ediyorum bu fikir çok puştça ama işin aslı bu... ayrıca onu da bir kenara bırakırsak sağdaki adam resmen sakar şakir'deki ali şen yani... muhtemelen süte su, pirince taş karıştırmıştır, dükkana çocuk geldi mi bir şeyin fiyatını söylemeden önce çocuğun yanındaki parayı da sormuştur.
karar: yaz kızım, gereği düşünüldü... kendisine o imgeyi yeğ gören bakkaldan alışveriş yapılmamasına, hatta yapacakmış gibi yapılıp sırf gıcık etmek için "fakat ben ancak önümüzdeki salı ödeyebilirim" denmesine, (bu arada temel reis çizgifilmindeki köftehor adlı karakterin de anılmasına,) nedense muzlu puding kokan küçük mahalle bakkallarından alışveriş yapılıp fiyatı söylemek yerine müşterinin yanındaki parayı soran esnafa nah çekilmesine, ayrıca "teklif etme veresiye, dost kalalım ölesiye gibi sözlerle işbu resmin (işbu olmazsa olmaz) görüldüğü bakkallardan kat'a ve zinhar olmak üzere iki koşulda alışveriş yapılmamasına oy birliğiyle karar verilmiştir.
Bir interview'in anatomisi.
5 yıl önce
2 yorum:
ay bir de aglayan çocuk vardı.. onun manasını çözebilenzi?
ona küçük fetullah diyorlardı ama bilmiyorum arka planındaki şeyi :D metin uca sabah programında her gün dalga geçerdi
Yorum Gönder