http://gundem.milliyet.com.tr/torpilin-sifresi-cozuldu/gundem/gundemdetay/08.04.2011/1375092/default.htm
bence akp retoriğini artık değiştirmeli. hatta genç filozof kardeşimiz belki de bu yüzden itfaiye teşkilatına
alınmıştır.
peki nedir bu akp retoriği? sabredin, duyunca hemen hatırlayacaksınız.
yukarıdaki haberi okuduğunuzu varsayıyorum. adamın kendini nasıl
savunduğunu gördünüz mü? "müracaat oldu da biz mi kabul etmedik?"
şeklinde bir soru yöneltmiş arkadaşımız. bunun aslında bilişsel
dilbilimde (cognitive linguistics) bir açıklaması var. buna mental space
theory deniyor (http://en.wikipedia.org/wiki/Mental_space).
peki bunun dilbilimle ne ilgisi var? hemen açıklayayım. adam sizin
sorduğunuz soruyu duyuyor ve kategorik olarak değerlendiriyor. itfaiye
görevi için felsefe veya iktisat mezunu ilanı verilmesinin ne kadar
tutarlı bir davranış olduğunu kafasında analiz ediyor. belki de herhangi
bir okulun iktisat ve felsefe bölümlerinin ders listesini incelese
karşılaşacağı şeylerle itfaiyeciliğin gereksinimlerinin örtüşüp
örtüşmeyeceğini hızlı bir hesapla zihninde analiz ediyor ve doğal
olarak, bir tutarlılığa rastlayamıyor.
belki sadece üniversite mezunu itfaiyeci arasalar, "üniversite mezunu
işsiz sayısını azaltmak için bir önlem" temalı bir açıklamayla günü
kurtarabilecek olsa da, felsefe ve iktisat ana bilim dallarının
itfaiyecilikle ilişkisini kurmayı başaramıyor.
bunun sonucunda, soruyu soranın aklında yeni bir zihinsel alan (mental
space) yaratmayı amaçlıyor. bunu da şöyle yapıyor: "müracaat oldu da biz
mi kabul etmedik?" hmm, seems legit.
bu tepki belki de hiçbirimizin kabullenemeyeceği bir pişkinliğin
dışavurumunu içerse de, aslında adaletsizlik ve kayırma partisinin
adamlarının kayırma konusunda da ustalık dönemine girdiğini gözler önüne
seriyor. adamlar artık o kadar rahat ki, eli ayağına dolaşacağı veya
insan türüne tamamen evrilmiş canlıların yaşadığı ülkelerde görüldüğü
şekilde istifasını vereceği yerde, böyle bir açıklama yapıyor.
aslında bu tür açıklamalara yabancı değiliz. başbakanın "gençlerimiz
dindar olmasın da tinerci mi olsun?" veya "öğrenci alkolü alıp kafayı mı
bulacak?" türünde sorular, herhangi bir beyanda bulunmadan, yeni bir
zihinsel alan yaratmaya yönelik ifadelerden başka bir şey değil. bunu
avrupa'nın kendi haklarından haberdar olan insanlarından birine
söyleseniz sizi dikkate bile almaz fakat bizim belleğimiz o kadar düşük
ki, belleğimizin mevcut zihinsel alanın kodlandığı kısmı, bu gibi
sorulardan sonra hemen devre dışı kalıyor. yani toplumumuzun önemli bir
kısmı beyinsiz derken, halkı küçümsemek için söylemiyoruz bunları.
gerçekten beyni normalde yerine getirmesi gereken fonksiyonları yerine
getirmiyor. gerçi zamanında ulu önder süleyman demirel'in "benzin vardı
da biz mi içtik?" gibi daha düşük bilişsel düzeylere hitap eden
açıklamalarından sonra, bunların biraz daha profesyonelce olduğunu
görebiliriz.
şimdi size yukarıdaki soruların cevaplarını vereyim:
1- müracaat oldu da biz mi kabul etmedik?
demek ki müracaat olmamış. yanlış bir şey yok.
2- gençlerimiz dindar olmasın da tinerci mi olsun?
tabii, tinerci olacağına dindar olması daha iyi. zaten 1 veya 0 bu işler.
3- öğrenci alkolü alıp kafayı mı bulacak?
tabii canım, alkol alan herkes mutlaka kafayı bulur. p -> q
4- benzin vardı da biz mi içtik?
sanmıyorum. adam haklı, içmiş olamazlar.
itfaiyeci olma hayaliyle yanıp tutuşan (pun intended) arkadaşların blog okuduğunu pek sanmıyorum. bu yüzden, bu post daha çok cognitive öğrencileri için yazılmıştır. o yüzden öyle yani. yoksa itfaiyeciler blog yazdı da biz mi okumadık? itfaiyeciler blog yazsın da evler yanarak harap mı olsun? felsefeciler itfaiyeci olmasın da kundakçı mı olsun? bakın, günümüzde akp retoriği bu kadar basit. sen koskoca iktidar partisisin, azıcık düzgün beyanda bulun.