sade tasarımıyla gözü en az yoran, boktan içeriğiyle beyni hiç yormayan blog ödülü - 2009

23 Ekim 2012 Salı

cogs öğrencileri için taptaze tez konusu: akp ve mental space teorisine giriş



http://gundem.milliyet.com.tr/torpilin-sifresi-cozuldu/gundem/gundemdetay/08.04.2011/1375092/default.htm

bence akp retoriğini artık değiştirmeli. hatta genç filozof kardeşimiz belki de bu yüzden itfaiye teşkilatına alınmıştır.

peki nedir bu akp retoriği? sabredin, duyunca hemen hatırlayacaksınız. yukarıdaki haberi okuduğunuzu varsayıyorum. adamın kendini nasıl savunduğunu gördünüz mü? "müracaat oldu da biz mi kabul etmedik?" şeklinde bir soru yöneltmiş arkadaşımız. bunun aslında bilişsel dilbilimde (cognitive linguistics) bir açıklaması var. buna mental space theory deniyor (http://en.wikipedia.org/wiki/Mental_space).

peki bunun dilbilimle ne ilgisi var? hemen açıklayayım. adam sizin sorduğunuz soruyu duyuyor ve kategorik olarak değerlendiriyor. itfaiye görevi için felsefe veya iktisat mezunu ilanı verilmesinin ne kadar tutarlı bir davranış olduğunu kafasında analiz ediyor. belki de herhangi bir okulun iktisat ve felsefe bölümlerinin ders listesini incelese karşılaşacağı şeylerle itfaiyeciliğin gereksinimlerinin örtüşüp örtüşmeyeceğini hızlı bir hesapla zihninde analiz ediyor ve doğal olarak, bir tutarlılığa rastlayamıyor.

belki sadece üniversite mezunu itfaiyeci arasalar, "üniversite mezunu işsiz sayısını azaltmak için bir önlem" temalı bir açıklamayla günü kurtarabilecek olsa da, felsefe ve iktisat ana bilim dallarının itfaiyecilikle ilişkisini kurmayı başaramıyor.

bunun sonucunda, soruyu soranın aklında yeni bir zihinsel alan (mental space) yaratmayı amaçlıyor. bunu da şöyle yapıyor: "müracaat oldu da biz mi kabul etmedik?" hmm, seems legit.

bu tepki belki de hiçbirimizin kabullenemeyeceği bir pişkinliğin dışavurumunu içerse de, aslında adaletsizlik ve kayırma partisinin adamlarının kayırma konusunda da ustalık dönemine girdiğini gözler önüne seriyor. adamlar artık o kadar rahat ki, eli ayağına dolaşacağı veya insan türüne tamamen evrilmiş canlıların yaşadığı ülkelerde görüldüğü şekilde istifasını vereceği yerde, böyle bir açıklama yapıyor.

aslında bu tür açıklamalara yabancı değiliz. başbakanın "gençlerimiz dindar olmasın da tinerci mi olsun?" veya "öğrenci alkolü alıp kafayı mı bulacak?" türünde sorular, herhangi bir beyanda bulunmadan, yeni bir zihinsel alan yaratmaya yönelik ifadelerden başka bir şey değil. bunu avrupa'nın kendi haklarından haberdar olan insanlarından birine söyleseniz sizi dikkate bile almaz fakat bizim belleğimiz o kadar düşük ki, belleğimizin mevcut zihinsel alanın kodlandığı kısmı, bu gibi sorulardan sonra hemen devre dışı kalıyor. yani toplumumuzun önemli bir kısmı beyinsiz derken, halkı küçümsemek için söylemiyoruz bunları. gerçekten beyni normalde yerine getirmesi gereken fonksiyonları yerine getirmiyor. gerçi zamanında ulu önder süleyman demirel'in "benzin vardı da biz mi içtik?" gibi daha düşük bilişsel düzeylere hitap eden açıklamalarından sonra, bunların biraz daha profesyonelce olduğunu görebiliriz.

şimdi size yukarıdaki soruların cevaplarını vereyim:

1- müracaat oldu da biz mi kabul etmedik?
demek ki müracaat olmamış. yanlış bir şey yok.

2- gençlerimiz dindar olmasın da tinerci mi olsun?
tabii, tinerci olacağına dindar olması daha iyi. zaten 1 veya 0 bu işler.

3- öğrenci alkolü alıp kafayı mı bulacak?
tabii canım, alkol alan herkes mutlaka kafayı bulur. p -> q

4- benzin vardı da biz mi içtik?
sanmıyorum. adam haklı, içmiş olamazlar.

itfaiyeci olma hayaliyle yanıp tutuşan (pun intended) arkadaşların blog okuduğunu pek sanmıyorum. bu yüzden, bu post daha çok cognitive öğrencileri için yazılmıştır. o yüzden öyle yani. yoksa itfaiyeciler blog yazdı da biz mi okumadık? itfaiyeciler blog yazsın da evler yanarak harap mı olsun? felsefeciler itfaiyeci olmasın da kundakçı mı olsun? bakın, günümüzde akp retoriği bu kadar basit. sen koskoca iktidar partisisin, azıcık düzgün beyanda bulun.