"Anaesthetise me... throw me away! No, I can't, I can't take it any more! Leave me alone! It's shame, it's all shame! Leave me alone! I'm cold and rotten and indifferent! It's all just lies and imitation, all of it!" Persona (1966), Ingmar Bergman
"In this famous scene of Ingmar Bergman's cult classic Persona, Sister Alma experiences a violent parting with what eerily made the very essence of her ego - an olive stone [makes a hesitant gesture of tidying his hair, squeezing the tip of his nose for a moment and clearing his throat] which, in a way, signifies her catastrophic alienation from her "objet petit a" - the ultimate object of her desire - in a similar fashion to what Bashar al-Assad intended to do in Syria: an anxious reference to the commonly desired myth of an alliance with the Soviet Union [gouges out his left eye] in reaction to his id, the United States." - Slavoj Zizek, The Pervert's Guide to Cinema
cahil yığınlara hitap etmek için türkçeye geçiyorum (gülüşmeler) (sonrasında bir süre boşluğa baktıktan gelen keskin bir aşağılanma ve linç etme isteği). bu kadar uzun bir girizgah yapmamın nedeni, bugün çoğumuzun hayatını gizliden gizliye kemiren, adeta için için yanan bir ateş gibi çoğumuzun içini oyup devasa bir varoluşsal boşluk bırakan bir sorundan, çoğumuzun fark etmediği bir kişilik bölünmesinden bahsedecek olmamdır: zeytin çekirdeği çıkarırken özgüvenin çoğunu yitirme sendromu. tıptaki adıyla "damnatio memoriæ extractio", yani lanet olası zeytin çekirdeği ekstraksiyonu. çoğu zaman göz ardı edilse de insanlık tarihi kadar eski olan bu sorun, antik çağlardan beri insan zihnini daima meşgul etmiş, zamanla bir tabuya dönüşmüştür. çok satan bir yazarın pek tutulmamış bir kitabı olan zebur'da insanın cennetten kovulmasının elmayla değil, zeytinle başladığı ifade edilir. kusursuz bir varlık yarattığını düşünen tanrı, havva'yı zeytin çekirdeği çıkarırken görünce çok sinirlenmiş ve "kahredeyim, belasını vereyim" diye bağırıp havvayı kankasıyla birlikte cennetten kovmuştur. sonra da, aşağıda okuyacağınız gibi, dünyadaki bütün ezikliklerin simgesi haline getirmiştir bu hareketi.
italyan resssam simone martini'nin 1333 yılında yaptığı "ay uzak tut onu benden" adlı tablo, hristiyan mitolojisinde zeytin fobisinin bilinen ilk örneğidir.
o günden bu güne birçok şey başarmış, koca bir gezegeni ıslah etmiş, uzayı bile uydularıyla doldurmuş mağrur insanoğlunun sergilediği en ezikçe davranışlardan biridir zeytin çekirdeği çıkarmak.
zeytini yerken adeta bir kral, bir lord commander gibi karizmatik ve
sarsılmaz görünen insan, ne zaman ki elini yumruk şeklinde ağzına
yaklaştırıp, kamburlaşmış sırtıyla kaşlarının altından sağı solu
gözetleyerek çekirdeği çıkarmaya çalışır, işte o zaman bu sarsılmaz,
özgür ruh öyle bir hale gelir ki, adeta yere çömelip barbut oynarken
efendisini gözetleyen bir plantasyon kölesi, dayak yemekten korkan
ikiyüzlü bir smeagol, babasından kaçırdığı temprayla çarpıp pert ettiği
arabanın martı kanat kapıları açıldığı zaman kaval sesi eşliğinde emmi çömmesi yapıp ağıt yakmaya başlayan bir liseliye dönüşür. öyleyse sahte kimliklerimizi yıkan, çürümüş benliklerimizin önüne koyduğumuz ışıltılı vitrinleri paramparça eden bir taş gibi değil midir bu zeytin çekirdeği ekstraksiyonu? zaten ingilizcede olive stone olarak geçmesi bunun ipuçlarını verir nitelikte değil midir? peki ya oliver stone? aman allahım, aklımı kaçıracağım.
benzer bir hikaye ciguli için de anlatılagelmiştir ama şimdi o konuya girmeyelim. ben bu meseleye 1 aydır falan kafa yoruyorum. her sabah kahvaltıda zeytin çekirdeği çıkarmanın karizmatik ve kendinden emin bir yolu var mıdır diye çeşitli yöntemler deniyorum. padişahların hayatlarını okuyup öğreniyorum belki soylu insanlar bir çözüm bulmuştur diye ama şimdiye kadar herhangi bir çözümle karşılaşmadım. en iyi çözüm etrafta biri varken zeytin yememek ya da biberli zeytin yemek gibi görünüyor. makineler yapan makineler yapan makineler yapmayı başarmış insanın zeytin çekirdeği çıkarma konusunda bu kadar çaresiz kalması inanılmaz bir şey. sıçma konusunda da aynı çaresizlik söz konusu ama en azından o herkesin önünde yaptığımız bir şey değil.
yuvasını kurtarmak için zeytin çekirdeği çıkarmanın estetik bir yolunu arayan bir anne (boşandı ve çocukları tarafından terk edildi)
bence her şey için çok geç olmadan, gerekirse birleşmiş milletler, uefa falan araya girerek bu konuda bir şey yapmalı. bu hepimizi ilgilendiren bir konu. bununla dağılacak yuvaları, bir gecede bütün özgüvenini kaybedecek insanları (bir yandan da gece gece niye zeytin yediklerini) düşünün. ben buradan yetkilileri göreve çağırıyor ve bütün okurlarıma itidal çağrısı yapıyorum (hep yapmak istemişimdir).