sade tasarımıyla gözü en az yoran, boktan içeriğiyle beyni hiç yormayan blog ödülü - 2009

23 Kasım 2008 Pazar

bez bebek


efendim böyle bir fenomen var. sihirli annem denen beyin bulandırma seansları (veya sekansları) bütünüyle başlayan bu fantastik öğeler içeren dizi yapalım modası günden güne artarak büyümüştür. aslında bcür cadıyla başlamıştır ama böyle şeker gibi çocuklar, range roverla gezip tozan özel okullara giden tipler bücür cadıda yoktur... daha çok bir kro retoriğinin geçerli olduğu bir mahallede gelişen trajierotik olaylar anlatılır orada... neyse bu furyaya selenayı falan ekleyebiliriz. ayrıca selenanın çekildiği, insanların mini etekle gezdiği okulun ben orta 3'teyken benden saklanmasını hala içime sindiremem. neyse yine konuyu dağıtmadan bu türün bir başka versiyonuna, bez bebeğe geçmek istiyorum çünkü o apayrı bir şey... bundan önceki dizi konseptimizi tanımlayan temel özellikler nelerdir? haftada bir bölüm yayınlanır, onlarca saatin sıkmaması için sürekli bir macera olması gerekir, bir düşünce biçimi veya sanat akımıyla uzaktan yakından ilgisi yoktur, başına sonuna reklam veren firmaların büyüklüğü ile dizinin kalitesi ters orantılıdır falan... bez bebek bütün bu standartları yerle bir eden bir dizi. bir kere anlamadığım şey şu: günün 20 saati falan yayınlanacak kadar bölümü nasıl çekiyor bu insanlar? yani bildiğim kadarıyla bir günde 24 saat var. ne zaman fox'u açsam ekranda bez bebek! mesela ntv sporda maç seyrediyorum devre arasında geri dönüyorum bez bebek! bbc'de haberlere bakıyorum (evet bbc... yani evet öyle işte) haberler bitince açıyorum bez bebek! kitap okuyorum, 70-80 sayfa okuyunca gözlerim yoruluyor bakıyorum yine bez bebek! ulan nasıl çekiyorsunuz bu diziyi? şimdiye kadar 3 tane diziye büyük saygı duymuşumdur: birincisi south park. çünkü gerçekten her bölümüyle yerlere yatıran bir dizi... 2.si bücür cadı. insan seyrederken o dizideki hayatlardan birine sahip olmadığı için şükrediyor. yuv şehriye konim yuw diye etrafta dolaşmadığına, arkasından elinde yaprak sarmasıyla abbaasshh abbaashh diye koşan wagner'in nibelungen yüzüğü'nden fırlamış bir kadın olmadığına (ayrıca kendimi neden yunus bülbül'le özdeşleştirdim bilmiyorum) şükrediyor mesela...

saygı duyduğum 3. dizi ise mahallenin muhtarları. o kadar tekdüze, hiçbir özelliği olmayan, mal bir toplum olduğunu kanıtlamak için çekilmiş doktora tezi niteliğindeki bir dizinin bu kadar tutuluyor olması şaşılacak şey. bu dizideki sığlığa, mekanikliğe falan bakarak bizler hayatı final destination tadında yaşıyoruz bence. mesela birine kötü bir şey söyledin mi küsüyor, gönlünü aldın mı barışıyor falan bu dizide.

o yüzden bu üçünün dışında 4. sıraya da bez bebeği koymak durumundayım. o da hala çözemediğim için... çözebilen varsa haber versin

6 yorum:

Ova (Excuse My Reading) dedi ki...

ahahhaa harika bir yazı olmuş!!
özlemiştik dogrusu :)
tespitlerinizde cok haklısınz
bir de prenses perfiya varmış sanırım. belki bez bebk ekibi ile vardiyalı çalışırlar ne dersiniz? 8-4 shiftinde bez bebek 4-12 de perfiya
:)))))

Hüseyin Tır dedi ki...

zuhauhdsuahda cidden yaklaşım öyle yani adamlar bu abzuk dizileri fabrika işçisi olarak görüyo resmen. bu önerini fox tv yetkilileri okursa eminim ki 2-3 hafta sonra ekranlarda görürüz...

Ova (Excuse My Reading) dedi ki...

aman okumasınlar...
rukneddin bey, blogunuza izleme şeysi koyun da izleyelim sizi!

Ova (Excuse My Reading) dedi ki...

ya bu bez bebekteki kız tiki selindi bide dimi
o rol üstüme yapıştı diye begenmiyodu şimdi bez bebegi mi begenmiş yani :))

Hüseyin Tır dedi ki...

zuahdusahdua cidden haa çok büyük tutarsızlıklar var bu dizide yakında ergenekonla bağlantısı keşfedilirse hiç şaşırmam :D

* Ampirik * dedi ki...

arkadaşım açma fox u açma.. aaaaa bak ben zap yaaprken bile 2 kere basıyorum o kanal görmeden geçsin diye.. =)

ayrıca bir de acemi cadı vardı.. of ağlicam.. ölün cidden ya :) sadece mahhalenin muhtarları değil..