sade tasarımıyla gözü en az yoran, boktan içeriğiyle beyni hiç yormayan blog ödülü - 2009

18 Mayıs 2010 Salı

solu bitirdiniz ulan

geçenlerde ilim irfan aşığı her keko gibi odtü kampüse pikniğe gitmiştik... 1001 neş'e içinde ekmek arasına doldurduğumuz çiğ salamdı, peynirdi falan tıkınırken ufukta bir dizi insan göründü, ellerinde birer tomar gazeteyle. üniversite kampüslerinde alışık olunan manzara olan "sol görüşlü öğrenciler"den bahsediyorum. bunlar da yahudi yerleşimciler, çeçen direnişçiler, rus kozmonotları gibi, kendi içlerinde birer stereotip olan mor converse'li, saç sakal karışık düşük bel pantolonlarla fink atan ilginç bebelerdi. gitgide yanımıza yaklaşıyorlardı... ekmekten istemezler inşallah diye aklımdan geçirirken gruptan bir kızın çıkardığı "miribaaa" sesiyle irkildim. ellerinde "muhalefet" adlı bir gazete taşıyorlardı ve belli ki bu gazeteyi dağıtıyor veya satıyorlardı. daha önce beytepe kampüsünde kendilerini komünist olarak tanımlayan ve über seksi üyeleri bulunan bir güruh bir şeyler dağıtırken marx'ı tamamen yanlış anladıklarını, hatta hiç okumamış bile olabileceklerini söylemeye tırsmıştım çünkü çok kalabalıklardı ama bu sefer sayılarımız yakındı ve bir durum olması halinde "CcC reiizzz yetiişş CcC" diye bağırıp götü kurtarabilirdik.

işte akılda bu fikirlerle yanımıza yaklaşan elemanlarla konuşmaya başladık. tahmin ettiğim gibi, bize gazete vermeye çalışıyorlardı. hemen açık kahverengi saçlı ve açık mavi gözlü bir kız olanın yanına yaklaştım ve gazeteye bu ismi kimin bulduğunu sordum. birilerinin adını söyledi ama doğal olarak o kimseleri tanımıyordum. sonrasında bu arkadaşları soru bombardımanına tuttum. muhalefetin iktidara göre tanımlanan bir şey olup olmadığını, bugünün muhalefeti yarın başa geçse gazetenin adını iktidar olarak değiştirip değiştirmeyeceklerini, dolayısıyla türkiyenin muhalefet anlayışında bir değişikliğe yol açmadıklarını fark edip etmediklerini falan sordum... güruh mal mal yüzüme baktıkça gaza geliyor, ordularının düşmanı çevirmesini bir tepenin üstünden seyreden bir kumandan edasıyla (bu noktada kendime de bi siktir git diyorum artık) amansızca hücum ediyordum. derken bunlar gazete mazete almayacağımızı anladı ve geldikleri yönden geri marşladılar.

buradan gençlere mesajım şu: böyle saçmalıklarla zaman kaybetmeyin, kaybediyorsanız bile kavramsal olarak daha tutarlı bir saçmalıkla kaybedin. ha tabii para veriyorlarsa yapın, sonuna kadar sömürün. şimdi bundan bahsedince, 2 yıl önce usb belleğini film yüklemek için aldığım, okuldan bir arkadaşım aklıma geldi. kendisi daha üniversitede 3. sınıfta olmasına rağmen usb belleğinin adını "prof " şeklinde koymuştu. mesela adı verengül özveren olsun diyelim, flash belleğin adı "prof ozveren" idi. hayatımda çok az şeyden bu kadar iğrenmiştim. işte bu "sol görüşlü öğrenciler" de aynı böyleler. hiçbir şeyi sorgulamadan bir ilüzyonun peşinden gidiyorlar. sağ görüşlü öğrenciler de farklı değil tabii. reisler, asenalar, kurtçuklar... çizgifilmden fırlamış bir hiyerarşi terminolojisi... aslında sırf bu herifleri protesto için fil, tavşan, tapir, koala gibi hayvanların sembolize ettiği bir siyasi akım başlatmak istiyorum. mesela fil gibi yeyin, tavşan gibi çiftleşin, tapir gibi burnunuzu her yere sokun, koala gibi yatın şeklinde öğretileri bile olabilr ki sürekli muhalif olmaktan daha mantıklıdır.

4 yorum:

Ova (Excuse My Reading) dedi ki...

ben sol'un sadece musikide bir anahtar olanını bilirim hiheheyeyytt

bence kızcagıza böyle demeliydin! ırz düşmanımısın nesin sen!!!! o tertemiz dimağlara kirli ellerini uzatma!!
bırak onlar bildiklerinin mutlulugunda adeta bir martı gibi süzülüp yaşasınlarrrrrrr

Hüseyin Tır dedi ki...

zuahduashurhaurhara ırz düşmanı mısın diye suçlandığım konuya bak :F sorma azizim çok teletabi bir nesil yetişiyor... maaşallah dil de pabuç kadar demeyi çok isterdim ama o kadar bile bir şey yok adamların içinde maalesef

ayrıcana o sol anahtarı mûsıkîye olan inancımın yitip gitmesinde kilit bir rol üstlenmiştir. küçükkene aldığımız müzik defterlerinde her satırın başında sol anahtarı olduğu için ulan başka türlü başlamamız mümkün değilse bunu çizmeseler de olur diye düşünerek müzik örtmeni hakkında "kesin bu pezevenk bizden bir şey saklıyor" şeklinde bir kanıya varmıştım ki o andan itibaren müziğe olan inancım yok oldu

Ova (Excuse My Reading) dedi ki...

efendim blogunuzu çok sıg ve kalitesiz buluyorum ne bu anarşik anarşik şiyler.. çok seviyesiz. SEVİYEYE davet ediyorum sizi beyler

ayrıca ben de artık olmayan çocugumdan bahsedip kafa ütülemeye karar verdim size de tavsiye ederim bu bazılarını kendi silahı ile vurmak veya gizlice bir yere işemek gibi bişey

http://bellatrix-dourden.blogspot.com/2010/06/cocugum-ve-ben-13456-bolum.html

Hüseyin Tır dedi ki...

napalım azizim çocuğumuz yok ki işemesi sıçması gibi ulvî konulardan bahsedelim :(

ayrıcana olmayan çocuk dedin de edward albee'nin who's afraid of virginia woolf diye bir oyunu var o geldi aklıma :F