sade tasarımıyla gözü en az yoran, boktan içeriğiyle beyni hiç yormayan blog ödülü - 2009

14 Kasım 2009 Cumartesi

kültür ekonomisi ve coğrafya dergileri

ülkemizin en belirgin özelliklerinden biri de kültürlü olmakla coğrafya dergileri arasında bir bağlantı olduğu sanrısıdır. insanlar kültürlü olmayı dünyanın alakasız bir noktasındaki 4 kişilik kabilenin saçma inanışlarını öğrenmekten ibaret sandığı için ve adına kültür denmesi konusunda büyük ölçüde anlaşmaya varılan şey de artık paketlenip hazır bir şekilde tüketime sunulduğundan kültürlü olmanın faturası ayda ortalama 5 liraya indirgenebilmiş durumda. hatta lisede bile coğrafya öğretmeni diğer öğretmenlerden daha kültürlü görülür hep... çünkü diğer öğretmenlerde kendi alanlarında bile yeterince bilgi yoktur ama coğrafya hocası yetersiz + national geographic olduğu için onun artısı vardır. tabii edebiyat hocalarından da böyle bir şey beklenir ama onlar da kemalettin tuğcu, elif şafak, ayşe kulin batağına saplanmış ve zihinsel gelişim düğmesini off konumuna getireli yıllar olmuştur. peki neden ortalıkta dolaşan bir sürü coğrafya dergisi diğer dergilere yeğleniyor? bu konuda benim de net bir fikrim yok. mesela bilim ve teknik de okunabilir ama onun insanı kültürlü yapmaktan ziyade bilgili yaptığına inanılır. örnek olarak sallıyorum, intel'in geliştirdiği yeni mikroçipten bahsedip yakında insanların çatır çatır izleneceğini ileri süren biri diğer tarafta koku boku adlı bir kabilenin şelalede yıkanıp kaplumbağa yediğini söylemesinden daha az ilgi çekecektir. birinci haberin dünyadaki her yaşamı direkt olarak ilgilendirme ihtimali bulunsa da bu yoksayılır ve coğrafi farklılık üzerine kurulu olan şaşırtıcı bilgi tercih edilir. buradan hareketle kültürün zaten farklı kültürlerden bahsetmesi gerektiği sonucunu iddia edenler olacaktır. onları değiştireceğimi sanmadığım için bir kenarda bırakmayı yeğliyorum. fakat asıl mallığı söyleyeyim: neden kimse zihnini çalıştırıp çevresinde olan biteni daha zekice anlayıp yorumlamaya çalışmak yerine coğrafya dergileriyle kendilerini tatmin eder? cevap aslında çok basit. kütüphaneden sözgelimi bir nietzsche kitabı alacak olsa onunla uğraşması, onu anlaması gerekecektir. onun sayesinde çevresinde dönen siyasi olaylardan teknolojinin yarattığı benlik kaybının iktidar tarafından kullanımına, dinin kullanım alanlarına kadar birçok konuda ham bilgiyi edinip onu işleyerek hayatına uygulaması (tabii bu aşamaları insan bilinçli olarak yerine getirmez) mümkün olacaktır. tabii bütün bu kültür resmini romantik bir çerçeve içinde alıp bazı detayları ezberlemek varken ham bilgiyi işlemekle kim uğraşsın ki? bu kültür tüketicilerini avlamanın tek yolu da coğrafya dergisi değildir tabii... türkiyede bir sürü dizi sırf bu amaçla yapıldı. mesela daha dün gece gördüğüm hanımın çiftliği, vakt-i zamanında yayınlanan hatırla sevgili falan... bunlara yaptıklarının ne kadar boktan şeyler olduğunu söylediğinizde gelen argüman da çok basittir: "ama onlar türkiyenin gerçekleri!" hemen o anda peki, anlıyorum diyerek uzaklaşmak gerekir aslında... o şeyler "türkiye'nin gerçekleri" olduysa kültürü tüketim objesi olarak görüp zihnini çalıştırmayan, çevresindeki tabu duvarının arkasındaki objektif bilgiyi hazmedemeyen sizlerin sayesinde olmadı mı? ama o önemli değildir. öyle bir şeyin farkında bile olunmamıştır. sadece plaktan por una cabeza veya strangers in the night çalarken dans eden sevgililerin dışarda tankların yürümesiyle irkilip evlerinden alınmasının yarttığı acı vardır. sonrasında en yakın migros'a gidilir ve girer girmez görülen kitap standından darbe günlükleri türünde adı olan ucuz kitaplardan alınır. bu şekilde kültürlü olunacaktır. görüldüğü gibi yapılan salaklık hep aynı. sebebi ve sonucu yorumlamak yerine hazır bilgiyi satın alıp ezberlemek. yani coğrafya dergilerinin yaptığı şey... bak yine sinirlendim yahu! ve şu an masanın üstünden bir adet geo ve bir adet national geographic bana doğru bakıyor! dominik cumhuriyeti hakkında bilgi veriyormuş... bi git!

Hiç yorum yok: