fi tarihinden beri bilgisayar kullanan biri olarak bilgisayarlarıma birçok program kurdum, birçok program sildim. kimisinin arayüzüne bön bön bakıp bir bok anlamadım, kimisini rastgele çözdüm, kimisinin işlevselliği karşısında hayranlıkla kalakaldım. fakat ne olursa olsun, bilgisayara her format attığımda ilk kurduğum program hep macromedia flash oldu. "ulan daha programın adını bilmiyorsun" dediğinizi duyar gibiyim. adobe bunu da satın almış. bana ne? ne fark eder? ben hala flash 8 kullanıyorum.
- peki sayın kekremsi, flash'la nasıl tanıştınız?
+ babamın dünya varolduğundan beri bilgisayar kullandığını sandığımız bir arkadaşı vardı. bir gün onun bürosuna gitmiştik. benim ilk bilgisayarım o zamanlar o kadar yeniydi ki kurduğum programları ve oyunları direkt program files'tan siliyordum. ekle / kaldır diye bir şeyden haberim yoktu. neyse, ben yine koşa koşa adamın masasının yanına gittim ve monitöre bakmaya başladım. o da o sıra sonradan motion tween ve guide layer olduğunu öğreneceğim şeyle kendiliğinden yazı yazan bir animasyon yapmıştı. bu görüntü karşısında gözleri parlayan, büyülenen ben programın adını sordum ve adam da chip dergisinin yanında gelen bir cd çıkarıp "bunda deneme sürümü var. zamanı bitince tarihi geri alır alıp kullanırsın" diyerek ilk bilgisayar sibertavşanlığımı da öğreterek cd'yi bana verdi. bu olayı takip eden birkaç ayda, okuldaki not eğrimde gözle görülür bir düşüş yaşanmıştır. zira okuldan gelen ben geldiğim gibi bilgisayarı açıp keyframe'ler senin, object'ler benim uğraşıp durmuşumdur. tabii yapamadıkça da o meşhur super mario oynayan kız gibi sinir krizleri, buhranlar geçirerek "bunu doğuracağıma balistik jel doğursaydım" diyen zavallı annemin kaygılı bakışlarını üzerime çekmişimdir. tabii o sıralar sadece ben ve 2-3 arkadaşımın ortak espri anlayışına hitap eden birçok animasyon yapmış, dersimize giren hocaları grotesk yaratıklar gibi resmedip dalga geçmişimdir. bu da yetmezmiş gibi bir gün sınıfta boş zamanlarımızda nelerle uğraştığımıza dair sorulan bir soru üzerine çizgifilm yaptığımı söyleyip bir anda, o zamanki tipime rağmen oldukça sağlam bir karizma yapmışımdır. tabii bu büyük karizma evde geçerli değildir. veli toplantısı denen gereksiz organizasyonda notların tabana doğru ilerlediğini öğrenen babam eve geldiği gibi ilk iş bilgisayarı ve playstation'ı söker ve okul kapanana dek notlar tekrar yükselmezse bunları satacağını söyler. tabii böyle yıkıcı, yusuflatıcı, sıçırttırıcı bir tehdit üzerine geri kalan zamanda ortalamayı 5.00'a yaklaştırdığımı söylememe gerek yok. kolunu bacağını keserim desen bu kadar etkili olmaz yani...
hatta yeri gelmişken, o zamanki tipimi de sizlerle paylaşayım. yahudi yerleşimcilere benziyormuşum."yahudi yerleşimci" sözü de nasıl aşağılayıcı bir sözdür. sürekli, akşam haberlerinde duyup milletçe lanet etmemiz için uydurulmuş bir kalıp gibi. bu tipe bile çok iyi bir ün sağlamıştı flash, düşünün artık...
o zamanlar nedense, interneti bile olmayan, harddiski topu topu 1.9 gb bilgisayarı buz gibi odada kullanırken, frontpage express'te kodlara bakıp anlam çıkarmaya çalışırken, sonic, jazzjack rabbit gibi saçma oyunlar oynarken o kadar manyakça bir zevk alınırdı ki insan buz tutup gebereceğini bilse kalkmazdı başından... cillop gibi soba yanan odada 60 küsür ekran televizyona bağlı, o zaman için süperötesi grafiklere sahip 50 kadar oyunu olan playstation'a dönüp bakılmazdı bile. mavi ekran vermek için fırsat kollayan bilgisayar nedense çok daha çekici gelirdi... sanırım bilgisayarın adsl ile tanışması aslında hiç iyi olmadı.
sonra ben taaaaa lise 1'e geçene kadar flash 2 ile cebelleştim durdum. malum, dialup bağlantı da çok pis giriyor diye internete haftada 1 saat anca giriyorduk. onda da takıldığıımz saçma forumlara cevap yazmak, bomboş email hesaplarımıza bakıp spam kısmında bol bol bulunan "enlarge your penis up to 1 km" türündeki email'lerin hangi manyak tarafından ne maksatla gönderildiğini çözmeye çalışıyorduk. sonra bir gün, flash aşkını bulaştırdığım bir sınıf arkadaşım azmedip flash 5'i indirdiğini söyledi. "olm yarın cd'ye at getir lan" dememle 128 mb ram istediğini öğrenmem bir oldu. ayrıca 300 mb sadece setup dosyasıydı. benim 166 celeron, 32 mb ram, 1.9 gb hdd gibi 1965 yılı için iyi sayılabilecek özelliklere sahip bilgisayarımda nah çalışırdı yani. o sıralar ekonomik kriz de olması dolayısıyla (gerçi olmadığı zaman var mıydı ki?) peder bey yeni bilgisayar almazdı... sonra ben boynu bükük eve döndüm.
aradan birkaç ay geçti sanırım. bir gün babamın o tarih öncesi çağlardan beri bilgisayar kullanan arkadaşı kendine yeni ram almış. eski 128'i bize verdi. sevinçten kusmuş olabilirim. onu bilgisayara taktık ve ayrıca başka bir yerden de yine elden düşme 10 gb harddisk alarak sevinci ona katladık. sonrasıysa çatır çatır flash 5! flash 5'in kullanımı daha kolaydı. motion tween ve onunla alakalı birçok şeyi 5 ile öğrenmiş bulunduk. ayrıca actionscript'e de küçük bir giriş yapmıştık. hollywood filmlerinde blip blip sesleri çıkaran imleçli bilgisayarda kod yazan insanın ketum mağrurluğuyla ona buna hava atıyorduk. tabii bu sıralar bir de ezikler için swish diye bir program çıkmıştı. bu, flash'ın yazılı olanıydı. yazılar yazıp bunları alengirli animasyonlarla hareket ettirmek suretiyle banner hazırlayanlar mantar gibi türemişti birden... bunları swf formatında kaydedemeyenler veya kaydedip de sitelerine yükleyemeyenlereyse panama'ya nerden gidileceğini soran korsan sürüsüne cevap veren panama'yı çoktan yağmalamış henry morgan gibi göbeğimizi tuta tuta gülüyor idik.
işte 128 mb ram ve 10 gb harddiske sahip bilgisayar ve ben (o saç stilinin sorumlusu kimdir bilmiyorum)
sonraki dönemlerde, özellikle benim bilgisayarın toptan servisdışı kaldığı lise 2 yaz tatiline kadar flash mx çıktıysa da 5'in kullanım rahatlığına sahip olmadığı düşünülerek kullanılmadı. sonra bilgisayarsız geçen, hayatımın tartışmasız en sıkıcı 1 yılının ardından üniversiteyi ilk yılda kazanamamamın faturası bilgisayarın yokluğuna kesilmiş, canı sıkılan insan kendini derse de veremez denerek o zamanki şartların en iyisi bir bilgisayar alınmıştır (sene 2004). tabii yeni bilgisayar aldırmış olmanın gazıyla bir de adsl abonesi olunmuş, bünye sevinçten kudurtulmuştur. adsl ile birlikte internetten yazılım alanındaki tüm yenilikler yakından takip edilmiş, tez elden flash 8 indirilip kurulmuştur. flash 8 ile acayip interaktif siteler yaparak falan ego nal gibi yapılmış, kusursuz çalışan loading ekranı sayesinde avusturya arşidükü ve katalunya çokoprensiyle eşit statüye gelinmiştir. ayrıca bir yazılımcı kadar olmasa da, actionscript kullanımı da iyice geliştirilmiş, butonların objelerle uyumu, küçük objelerin hızlı yüklenmesi ve web sayfalarıyla entegrasyonu konularında ciddi atılımlar yaşanmıştır.
kullanım kolaylığı ve esnekliğiyle her türlü ihtiyaca cevap veren, can sıkıntısı gidermekten tutun da alengirli projelere kadar her şeyi yapmanıza imkan tanıyan, powerpoint kullananların yanında tamamen kendinize ait tasarımlarınızla sunumlarınızı tek kişilik gösteriye çevirebileceğiniz, üstüne bir de hayvan gibi site yapmanıza olanak tanıyan, eve gelen misafirlerin çocuklarını denek olarak kullanabileceğiniz psikolojik deneyler bile hazırlanabilen flash, bilgisayar programlarının gıralıdır diyorum ben. kabul edileceğini bilsem word'ü falan siler, ödevlerimi bile flash'ta yazarım!