sade tasarımıyla gözü en az yoran, boktan içeriğiyle beyni hiç yormayan blog ödülü - 2009

6 Mayıs 2013 Pazartesi

ayran olayı

toplumsal hafızamız o kadar sınırlı ki... ne diyecektim? unuttum. neyse, hatırladığım kadarıyla bir ayran olayı var, değil mi? adam "milli içkimiz ayrandır" dedi diye ne söylenmedik söz, ne geçilmedik dalga bıraktınız. yine her zamanki gibi asıl görmeniz gerekeni göremediniz. ben her zaman böyle çıkıp size yol göstermek zorunda mıyım?

şimdi efendim, benim dikkat çekmek istediğim mevzu şu: ayran paketlerinin tasarımı neden, amiyane tabirle, yarrak gibi? ayran kutularına hiç dikkat ettiniz mi, sevgili blög dostlarım? tabii ki etmediniz. zaten dikkat edilecek bir şey yok. öyleyse bu soruyu neden sordum? sanırım bunu da unuttum.

heh, ayran kutularının tasarımından bahsediyordum. neden ayran kutularımız hiç cool değil? bakın size öncelikle çeşitli içeceklerin kutularınn tasarımını göstereyim:

 mesela bu... "ama kola zararlı" edebiyatı yapmadan önce şunun tasarımına bir bakın. buzların üstüne çakılmış bir pepsi logosu. insanın tam da yazın ihtiyaç duyacağı türden bir şey. ayran kutularında ne var? güneş, gökyüzü, çayır, çimen, inekler, eşekler. evet, tam da yazın hayalini kurduğumuz senaryoyu betimliyor.


şu minimalist tasarıma, şu yazının fontuna bir bakın. bizim ayran kutuları nasıl? hala inek, hala eşşek, hala örgü saçlı kız, hala bıyıklı emmin. ulan yeter, tamam, anladık, ayran bunlardan geliyor. o görüntü orada olmasa ayranı tokyo'da yaşayan endüstri mühendislerinin parmak aralarında biriken pisliklerden yapıldığını mı düşünecektik acaba?


mesela bir red bull kutusu. bu kutuda ne görüyoruz? açıkçası ben damalı bayrak gibi bir şey görüyorum. bana aktivite insanlarını çağrıştırıyor. gece barlarda, diskolarda fink atan eğlenceli  insanlar aklıma geliyor. peki ayran kutusuna baktığımda ne geliyor?

ayran! ulan diyorum, bu kutunun içinden çıkacak şey anca döner yerken cool görünmememi sağlayabilir. hiçbir beklentim olmadan içiyorum ayranımı. ucuz diye alıyorum, canım istediği için değil. canım istediği için aldığım şey ne mi?

köpek gibi tasarım kasan bir marka bu carlsberg. bazen depozitolu olduğu için elim şişe versiyonuna gidiyor ama sonunda kutu alıyorum. neden? çünkü muhteşem görünüyor. insan karşısına koyduğunda güzel bir şey görmüş oluyor. yeşili güzel, logosu güzel, reklamları daha da güzel:

doğal serinlik vs. natural deduction

bu arada bizde ne var? en iyi ihtimalle, konuşan inek... veya futbol oynayan:

EXPECTATIONS

REALITY

sürrealizmin kalesi olmamamız için hiçbir sebep yok. ayranı futbolla özdeşleştirip satmak isterken ortalığa sıçıp batırmanın daha iyi bir yolu olamazdı. bakın gavur bunu nasıl yapıyor:


yemin ederim şu an sektör için çalışıyorum. siz de böyle şeyler yapın lan! ayraniç ne, topa vole vuran inek ne? oğlum çok yanlış yoldasınız lan! gerçi bizde de benzer girişimler yok değil:


ama ayran için yok. ayran için baktığımızda sadece kilometrelerce, kilolarca ve metrelerce saçmalık var. mesela zamanında "karagöz ayran" diye bir marka vardı. bu adamlar, ayran kutularının üstüne karagöz karikatürleri koyardı. durumun saçmalığının farkında mısınız? karagöz'ü karikatürize etmek ancak bir dahinin aklına gelebilirdi değil mi? bu aynı "ulan şu dondurmayı eritsek ne güzel süt içeriz ha" demek gibi bir şey.

dondurmayken eritilmiş süt (temsili)

bence türk ayran sektörü bu inek, doğa, mera kategorisinden çıkıp, daha iyi tasarımlara yönelmeli, zira bu yaptıkları, tüm kitapların üstüne ağaç resmi basmak gibi bir şey. sattığın malzeme oradan geliyor diye onun resmini basmana gerek yok güzel kardeşim. "nolacağ la? malibu şişesinin üstünde de ağaç var" dediğinizi duyar gibiyim. o bir palmiye ağacı, gerizekalı. sen ne yapıyorsun? ayran kutularının üstüne super mario ağaçları çiziyorsun. yapma dostum... gel etme. bak bir rica sözü olarak "etme" kelimesini de kullandım. hell yeaahhh, çok köylüyüm; çok ayranım!

Hiç yorum yok: