sade tasarımıyla gözü en az yoran, boktan içeriğiyle beyni hiç yormayan blog ödülü - 2009

13 Mayıs 2013 Pazartesi

bu akım bizden çıkmış olabilir mi?

" - nice hat
  + thanks
  - i was being sarcastic.
  + well, i stole your face."
                                           - asdfmovie

son zamanlarda iğrençlik abidesi bir moda daha ortaya çıktı. hani blog yazan, kitaplı mitaplı pozlar veren neo-kezban kızlarımız var ya, kalın çerçeveli numarasız gözlükleriyle arz-ı endam edip facebook'ta paylaşılan off-context kitap alıntılarını entelektüel birikim olarak gören, işte bu kızlarımız arasında moda oldu bu.

poz vermek artık çok "mainstream" olduğu için, yapılmaması gereken bir şey. malum, fotoğraf makineleri cep telefonlarına kadar girdi ve işin kötüsü şu ki, telefonlar zamanında fotoşop bilen eş-dosta binbir dil dökmeyle yaptırılan sepya efektini de verebiliyor.

yine de, bu durum kendini ön plana çıkarma çabasını, taze makyajlı, fönlü, güzel görünüldüğünün düşünüldüğü günlerde mal beyanı yapma telaşını dindirmiyor. işte modamızı ortaya çıkaran kriz de tam bu noktada ortaya çıkıyor:

1- güzel göründüğümü düşünüyorum.
2- güzel görünüyorsam, fotoğraf çekilmeliyim.
3- fotoğraf çekileceksem poz vermeliyim.
4- poz vermek çok mainstream ağbi yha!

ergo, şöyle bir yol deneyebiliriz: poz verelim ama poz vermiyormuş gibi davranalım. böyle ağzımızı yüzümüzü yamultalım, garip şekillere girelim, "çirkin" olalım. sanki hiç poz veresimiz yokmuş gibi davranalım ki, kültürlü, entelektüel görünelim. her dakika sanat alemlerine akıyor, elimize teremin alıp "dasein'dan öte, gestalt'tan berry..." adında bir şarkı besteliyormuşuz gibi görünelim.


ÇOK KÜLTÜRLÜYÜM

bazen erkek olduğum için kendimi o kadar şanslı hissediyorum ki... rol yapmıyorsun ulan! mesela artık hüseyin'in de arabası var diye metro kullanmaya başlamıyorsun. sürekli kendinsin, hep kendin gibi davranıyorsun. ne kıskançlık krizlerini çaktırmamak için binlerce plan yapmana, ne de ali'nin sevgilisinin memeleri büyük diye delirmene gerek var. yağmur yağdığında camın kenarına geçip kahve içebileceğin için değil, barajlar dolacağı için seviniyorsun. daha yüce bir şey olabilir mi?

 barajların dolması (temsili)

neyse, kızlarımıza dönelim. yaptığınız mallıklar dışardan çok belli oluyor ve zeki olanlarınızın genele oranı gitgide düşüyor. hadi tamam, gerizekalı görünme işinde gerçekten istikrarlı bir başarı grafiği tutturdunuz diyelim de, bu olayın sanatla, edebiyatla, entel uğraşılarıyla ilgisi nedir lan? yapmayın yehovanın aşkına... romanların aşkına, sipalinin aşkına çaaal be gırnatacı çal... bi dakka lan, bu ne? adnan şenses oldum size yalvaracam derken.

derrida ve différance

bu olayın başka bi boyutu da, başka bir şey yapmaktaymış gibi fotoğraf çekilmek. o an başka bir şey yapılıyormuş da, o şeyin yapılması sırasında poz verilmeden fotoğraf çekilmiş gibi. gerçi twitter'da durduk yere "mesela ceren ölse..." veya "mmm nutellalı çilek" yazan bi insanın tutarlı bir discursive space içinde yaşamasını beklemek zaten çok büyük bir hayalcilik olur.

salvador dali

anonim

neyse, sözümü kesmeyin. bir de yemeklerle poz vermek var değil mi? son zamanlarda ülkemiz kızlarını bu kadar net bir biçimde etkisi altına alan başka bir akım olmamıştır heralde. öncelikle bunun da bir tasavvurunu arz etmeye çalışayım. mesela bir grup insan bir yere yemeğe gider ve masa donatılır. gerçekten de bir sürü şey olur masada. bu noktada kız olan hemen bu masayla fotoğrafını çekip facebook'a atar. facebook'ta coğu kızımızın böyle fotoğrafları mevcuttur. genellikle de altına caption olarak " dağıttık gusel olduuuuuu" türünde şeyler yazılır. ne dağıttın ulan gerizekalı? domatesli salatalık yemişsin işte!

peki bu fotoğrafların amacı nedir? acaba eşe dosta "bakın biz müthiş para kazanıyoruz. öyle ki bir masa dolusu yemek sipariş ettik ve daha da önemlisi, o yemeğin hepsini yedik. ee ne de olsa bünye alışık çok yemeye" gibi üstü kapalı imalarda bulunmak mı, yoksa kendini doğurganlık, bereket tanrıçası gibi resmederek, karşı cinse çiftleşme telkininde bulunmak mı amaçlanmaktadır? şayet amaç buysa dahi, bunun kenarlarında "hacıboboli" yazan tabakları kadraja alarak yapılması doğurganlık temalı amaçları da uzun vadede sekteye uğratabilir.



qanqilerle hacıboboli qeyfiiii

yani diyeceğim şu güzel kardeşlerim: ben de isterim ortamların yılanı olarak bilinmeyi. ben de istesem arabamın anahtarını, cüzdanımı, telefonumu, parliament paketini, zippo çakmağı falan cin toniğin yanına koyup taylan gibi poz vermeyi çok iyi bilirim. boş tekila şişesini ve emilmiş limonları çekip altına "gece yeni başlıyorrrrrr" yazmayı ben de bilirim. passage'ın, if'in hiçbir zaman yıkanmadığı için üzerinde pisliklerin topografik harita gibi şekiller oluşturduğu bardaklarına konmuş bira elimde poz verirken, evin giriş kapısının önünde sızdığım halde fotoğrafta sağımda solumda bulunan kızlarla sabahlara kadar seks yaptığım izlenimini de verebilirim.



daqıttk qsl oldu

peki bunları neden yapmıyorum? neden olacak? utanırım lan! oğlum/kızım lütfen siz de biraz utanın artık. ne yedikleriniz bizi zerre kadar ilgilendiriyor, ne de sizi "desti kebabı"nın yanında görünce "ay ne kadar doğurgaannn" diyoruz ve cinsel arzularımız tavan yapıyor. artık bitsin güzel kardeşlerim; lütfen artık bitsin geometrik mal beyanları. bitse iyi olacağını düşünüyorum

2 yorum:

Adsız dedi ki...

yazıya bayıldım bir kadın olarak her ne kadar bazı yönlerini elestirsem de yazının haklılıgı karsısında boynum kıldan ince. Bu masa muhabbeti; dagıttık cok hos oldu falan filan safsataları,kesinlikle haklısın yok öyle bir sey! Üstelik o fotograflar yemekten sonra degil önce cekilmeye baslanıyor. Ardarda bir sürü fotograf cekiliyor begenirse facebook,twitter ve cesitli sosyal aglarda paylasımlar,ardından kac kisi begenmis demeler,hısrla bakınmalar.. Bütün bunları yaparken karsısında insan var mı yok mu unutmalar. Bana sorarsan bes para etmez hayatlarının ne kadar mükemmel(!) oldugunu göstermek icin. Günümüzde bunlar prim yapıyor ne yazık ki. Üstelik iki dakika gec siparis alınsa herkesin önünde garson asagılamalar,rencide etmeler falan. Velhasılı; bu türlü insanlardan bende bıkmıs durumdayım. Bütün bunlar gözlemlerimdir, yasadıklarımdır, bıkkınlıklarımdır. Sevgiler.

Hüseyin Tır dedi ki...

öyleyse çok doğru yoldasın. yehova seni kutsasın.